Küresel Covid 19 salgınıyla mücadelede alınan önlemler yavaş yavaş gevşetilip hayat normale dönmeye başlıyor ancak salgının psikolojik etkileri konuşulmaya devam ediyor. Covid-19 salgını ruhsal hastalıklarda artışa yol açıyor özellikle anksiyeteyi (kaygıyı) arttırıyor, anksiyete (kaygı) pandemisi dünyada küresel bir sorun olmaya başlıyor. Durum, dünyada onlarca ülkeyi kapsayan bir anksiyete pandemisi yani kaygı pandemisi. Dünyada yapılan farklı çalışmalarda pandemik anksiyeteden bahsediliyor. Kadınlarda daha sık olmak üzere her yaşta, her kesimden insanda ve her toplumda kaygının ve korkunun her 100 kişiden 50’sinden fazlasında ortaya çıktığı gösterilmiş.
Anksiyete Nedir?
Kaygı (anksiyete) insanın tehdit algısına karşı otomatik devreye giren savunma mekanizmasıdır. Pandeminin insanlarda tehdit algısı oluşturması ile oluşan kaygı, sürecin uzamasıyla da sürekli olmaya başladı. Kaygı makul seviyede olduğunda sağlıklı ve insanı koruyan bir mekanizma iken süreklilik kazandığında kaygı bozukluğu oluşuyor.
Ne gibi belirtiler yaşıyoruz?
Kaygının düşünsel (zihinsel), bedensel, davranışsal belirtileri var. Pandemide özellikle hastalıkla ilgili kaygılanmak, hastalık bulaşından korkmak, covid-19 ile ilgili zihnimize olumsuz senaryolar gelmesi zihinsel kaygı belirtilerinden sıklıkla karşılaştıklarımız. Bazı zamanlarda bedenimizde hissettiğimiz, çarpıntı, nefes alamıyor hissi, terleme, uyuşma ve karıncalanma, bulantı, baş ağrısı, halsizlik, yorgunluk, vücutta belirli bölgelerde veya tüm vücutta ağrı gibi belirtiler ise kaygının bedensel yansımalarıdır. Kaygının arttığı durumlarda yaptıklarımız ile kaygıyı azaltmaya çalışıyoruz. Mesela temizlikle ilgili davranışlarda aşırılıklar olabiliyor. Ya da kapıyı camı açmaktan yolda yürümekten korkan kişiler var, kendilerini tamamen izole ettiler. Pandemi dönemindeki kronik kaygının kişide uyku sorunları, iştah sorunları, bağışıklık sistemi sorunlarına yol açtığını biliyoruz.
Ne gibi tedbirler alabiliriz?
İnsanın değiştirmeye gücünün yetmediği veya kontrol edemediği şeyleri kabul etmeye çalışması ve hayatının bir parçası olarak kabul etmesi gibi Covid-19’u da kabul etmek ve onunla nasıl bir ilişki kuracağımızı öğrenmek en sağlıklısı, tabi ki tedbirleri bırakmadan. Bunlar maskemizi takmak, temizliğe dikkat etmek, fiziksel mesafeye dikkat etmek gibi kurallar. Bunlara uyduğumuz zaman tehlike azalacaktır.
Küresel Covid 19 salgını ile sosyal bağlar arasındaki ilişkisi nasıldır?
Fiziksel mesafeye dikkat edeceğiz diyoruz ama sosyal bağları güçlendirmemiz gerek. İnsan sosyal bir canlı. Evde kalmak, izole bir hayat yaşamak, sosyal aktivitelerden ve insanlardan uzak durmak, rutinimizin dışında bir hayata alışmaya çalışmak kişilerde ciddi uyum sorunlarına bağlı ruhsal belirtiler, kaygı, huzursuzluk, mutsuzluk, karamsarlık umutsuzluk gibi şikayetler, sinirlilik, tahammülsüzlük oluşturabiliyor. Bu sebeple en azından teknolojinin gelişiminden faydalanıp fiziksel temas olmasa da teknolojik temas, sesli veya görüntülü arama gibi platformlar üzerinden etkinlikler veya toplantılara katılım gibi aktivitelerde bulunmak önemli.
Fiziksel ve ruhsal sorunlar nelerdir?
Bir başka sorun ise yeme alışkanlıklarında değişim, kilo alımı, kişinin bedeninden hoşnut olmaması durumu ya da aşırı fiziksel aktiviteye yönelme, yeme kısıtlamaları ve beden algısında bozulma gibi sorunları da görüyoruz. Düzenli beslenmeyi ve dozunda egzersizi bırakmamak lazım, bir de uyku düzenini. Uyku sağlıklı bir yaşamda en önemli etkenlerden, uyku düzeninde bozulmalar, normal uyku saatlerinde sapmalar ya da ruhsal sıkıntılar nedeniyle uykusuzluk gibi şikayetlerin olması da kişilerde ruhsal gerginliklere yol açabiliyor.
İleri yaş yakınlarımızla iletişimimiz nasıl olmalı?
65 yaş üstü kısıtlamaları daha fazla evde kalan ve sosyal etkileşimi azalan 65 yaş üstünde ruhsal şikayetleri daha fazla görebiliyoruz. Unutkanlık artıyor mesela. Yalnızlık ve ölüm korkusu ön plana çıkabiliyor. 65 yaş üstü bireylere ruhsal destek daha fazla sağlanmalı, arayın, sorun, merak edin, onlar da iyi hissetsinler.
Anksiyete (kaygı) pandemisinde süreç nasıl gidiyor?
Eski hayat rutinlerimiz değişti artık ve bir süre daha böyle devam edecek. Yeni hayata uyum sağlayamayanlarda ve kabul etmekte güçlük yaşayanlarda ruhsal çöküşler daha sık. Ruhsal hastalık pandemisi bu noktada başlıyor, özellikle anksiyete (kaygı) pandemisi. Yeniye uyum zaman ister, hala devam eden bu sürece uyum sağlayamayanlar daha çok sayıda. Takıntılar arttı, depresyon, kaygı arttı. Psikolojik destek almak önemli. Gündelik yaşam kalitesini bozan ruhsal bozukluklarda mutlaka psikiyatrist, psikolog gibi bu işte uzman profosyonellere başvurmak gerek. Süreç uzadığında şikayetlerin arttığını biliyoruz.
Sadece olumsuz şeyler mi getirdi hayatımıza pandemi?
Hayır, kazanım boyutları da var muhakkak, onlara da odaklanmak lazım. Pandemiyle sosyal ilişkilerle ilgili, aileyle ilgili, insanın yaşam amacıyla ilgili yeni kazanımlara odaklanmak gerek. Bunlara odaklanmak bize iyi gelecektir.
Egepol Hastanesi, İzmir’de tercih edilen, güvenilir ve saygın sağlık kurumlarındandır. Profesyonel kadrosu ve modern medikal ekipmanlarıyla hastalarına güvenilir tedavi seçenekleri sunar. Hasta bakımı ve takibinde de ön plana çıkan Egepol hastanesi, hasta odaklı yaklaşımı ve etik değerlere bağlılığı ile de tanınmaktadır. Sağlık sorunlarınıza çözüm bulmak ve uzman bir bakım almak için Egepol Hastanesi her zaman yanınızda. Size en iyi sağlık hizmetini sunmak için buradayız.