Kadına Yönelik Şiddet Nedir?

Kadına Yönelik Şiddet Nedir?

Dünyada milyonlarca kadın şiddet mağduru ve milyonlarca kadın yaşadığı şiddet yüzünden hayatını kaybediyor. Tahminlere göre kadınların %20-30’u yaşamlarının herhangi bir döneminde eşi/partneri tarafından fiziksel ya da cinsel şiddete uğruyor. Gelişmekte olan ülkelerde kadınların yarısından fazlasının eşi/partneri tarafından fiziksel şiddete uğradığı belirtiliyor. Şiddete uğrayan birçok kadının sağlık durumu kötüleşiyor, yaşam kaliteleri düşüyor.

Kadına şiddetin tanımı nedir?

Kadına yönelik şiddetin tanımlanması toplumun ve bireyin kültürel değerlerine, geleneklerine göre şekillenmektedir. Bu yüzden birçok yerde şiddet kullanımı, toplumun benimsediği ve meşru gördüğü bir amaç için gündeme geldiğinde o davranış şiddet olarak algılanmıyor.

Kadına yönelik şiddet bir insan hakları ihlalidir. Kadınlara Yönelik Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi’ne göre, kadınlara yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, “bir kadına sırf kadın olduğu için yöneltilen ya da oransız bir şekilde kadınları etkileyen” şiddettir.

Birleşmiş Milletler Kadınlara Yönelik Şiddetin Önlenmesi Bildirgesi’nin birinci maddesinde de kadınlara yönelik şiddet, “ister kamusal isterse özel yaşamda meydana gelsin, kadınlara fiziksel, cinsel veya psikolojik acı veya ıstırap veren veya verebilecek olan cinsiyete dayanan bir eylem veya bu tür eylemlerle tehdit etme, zorlamaya veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakma” şeklinde tanımlanıyor.

En küçüğünden en büyüğüne kadar şiddet şiddettir. Günümüzde kadına şiddeti önlemek, mağdurlara yardım etmek, onların seslerini duyurmak için birçok kurum ve kuruluş bulunmakta, koruyucu önleyici yasalar çıkarılmakta, uluslararası sözleşmeler imzalanmaktadır.

Kadına yönelik şiddetin biçimleri nelerdir?

Şiddetin tanımı kadar algılanış biçimi de çok önemlidir. Benzer şiddet davranışlarına maruz kalan bireylerin bir kısmı, yaşadıklarını şiddet olarak görmüyor ve mücadele etmiyor. Ya da mücadele ve önlem için çok geç kalıyor. Bu durum şiddeti ve şiddetin dozunu giderek artırıyor. Şiddetin biçim ve türlerinin doğru olarak algılanması sayesinde mağdur kadınlar önlem almada geç kalmayacaktır. Kadına yönelik şiddet türlerini şöyle sıralayabiliriz:

  • Fiziksel şiddet:

Güç kullanmaya dayanan ve fiziksel zarar veren tüm davranışlar fiziksel şiddettir. Kendinden daha güçsüz olduğunu bildiği halde karşısındaki üzerinde gücünü tatmin etme, orantısız güç kullanma ve savunmasız saldırma veya darp etme fiziksel şiddete girmektedir.

  • Cinsel şiddet:

Eş ve partner de dahil olmak üzere, ev ya da iş herhangi bir yerde kişiyi cinsel ilişkiye zorlama, istenmeyen cinsel davranışlarda bulunma, taciz ve hatta cinselliği vurgulayan eleştiri ve şakalar cinsel şiddete girmektedir.

  • Psikolojik şiddet:

Psikolojik şiddet, çoğu insanın başına gelen ama farkında olmadıkları için önlem alamadıkları bir şiddet türüdür. Kişi bu şiddeti doğal karşılamaya çalıştığı için derin izler bırakır ve etkisi çok uzun sürer. Pek çok kadın psikolojik şiddet yaşadığı için bir uzmana başvurmaktadır. Psikolojik şiddet, bireyin benlik duygusunu zedelemeye ve ortadan kaldırmaya yönelik ya da üstünlük kurmak amacıyla yapılan baskı ve saldırıların tümüdür.

  • Yoksunluk ve ihmal:

Yoksunluk ve ihmal, bilinçli olarak yapıldığında bir şiddettir. Bunu şiddet kılan unsur, bireyin ulaşmak istediği ve ihtiyacı olan şeyleri bilerek onlardan yoksun bırakmaktır. Eğitim, sosyal hayat ya da ekonomik ihtiyaçtan yoksun bırakmak bu şiddet türüne girer. Yoksunluk ve ihmale maruz kalan kişi bunalıma sürüklenirken, psikolojileri ciddi anlamda etkilenebilmektedir. Bireyin kasıtlı olarak sevgi ve ilgiden yoksun bırakmak ve ihmal etmek de psikolojik şiddettir.

Şiddete karşı ne yapmalı?

Kadına şiddetin tanımının ve bir suç olduğunun toplum tarafından daha iyi bilinmesi ve meşrulaştırılmaması bunun önüne geçmek için en önemli adım olacaktır. Öncelikle kadına yönelik şiddet konusunda toplumda farkındalık yaratmak ve şiddetin hiçbir türüne izin vermemek gerekmektedir. Şiddete maruz kalan kadınlar bu yolda yalnız olmadığının farkına varmalı ve boyun eğmemelidir. Kadının susması, alttan alması, ekonomik bağımsızlığının olmaması gibi toplumsal dayatmalardan ötürü şiddete tepki göstermemesi gerektiği önyargısı kırılmalıdır.

Kadınlara bu aşamada sosyal ve toplumsal destek verilmeli şiddete maruz kaldığı mutsuz bir evlilikle yaşamak zorunda olmadığı öğretilmeli ve bu süreçte destek alması için yardım kuruluşlarından haberdar edilmesi gerekmektedir. Ve en önemlisi kadın ve erkeğin eşit haklara sahip olduğu gerçeği tüm topluma en küçük yaştan itibaren öğretilmelidir. Kadın ve çocukları şiddetten korumak için ve şiddete göz yummamalarını sağlamak için başta aileler olmak üzere toplumun her kesini bilinçlendirilmeli, şiddetin en küçüğüne bile izin verilmemelidir.

Ailelerin kız çocuklarına güvenmeleri, arkalarında olduklarını hissettirmeleri şiddeti önlemede en önemli adımlardan biridir. Erkek çocuklar ise aileleri tarafından şiddettin ne kadar kötü olduğu bilincinde yetiştirilmelidir. “Sen erkeksin yaparsın”, “Erkek adam bunu yapmaz, şunu yapar”, “Kadının sırtından sopayı karnından sıpayı eksik etmeyeceksin” gibi söylemlerle şiddet meşru gösterilmemelidir. Kişilerin içinde yaşadığı çevre ile rol model olarak gördükleri kişilerin genel tutum ve inanışları çocukların eğitiminde çok önemlidir. Dolayısıyla aileler çocuk yetiştirme sürecinde bir rol model olduklarını kesinlikle unutmamalıdır. Ayrıca aileler, çocuklarına erken yaştan itibaren merhamet ve sevgi duygusunu aşılamalıdır. Şiddet olayını normalleştirmek ve üstünü örtmeye çalışmak en büyük hatadır. Şiddete boyun eğmeyin, susmayın ve size şiddet uygulayanı affetmeyin. Hiçbir canlı şiddeti hak etmez.

Uzm. Psk. Ege Ece BİRSEL

Klinik Psikoloji

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir