Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını ve buna bağlı olarak yaşadığımız karantina süreci herkesin hayatında büyük değişiklere yol açtı. Uzun süre evden çıkmayarak sosyal yaşamdan, alışkanlıklardan, çalışma hayatından uzak kalınması birçok zorluğu ve farklı sorunları beraberinde getirdi. Halen devam eden bu süreç, ikili ilişkilerde ve aile ilişkilerinde olumlu sonuçlar doğurabildiği gibi olumsuz sonuçlara da yol açtı ve açmaya devam edebiliyor. Zira birçok kişi hiç alışık olmadığı kadar evinde kalmakta ve süreçle ilgili endişelerini ev içinde ailesine veya partnerine yansıtmakta.
Karantina süreci ilişkileri nasıl etkiledi?
Sosyal mesafeyi zorunlu kılan bu süreçte birçok kişi evden çalıştığı için doğal olarak iş stresi de eve taşınmış oldu. Sürekli olarak evde olunması sonucu bu alışılmadık süreç çiftler arasında gerginliklere yol açtı. Eskiden gün içi stresler çoğu zaman eve yansıtmadan iş ortamında bırakılırken bu süreçte ister istemez ev içine taşınır oldu.
Süreç ve alışık olunmayan bu çalışma ortamının beraberinde getirdiği kaygı arttığında çiftler arasında büyük problemler meydana geldi. Endişenin artması sonucu etkilenen ruh sağlığıyla evlerde tahammülsüzlük, şüphecilik, suçlayıcılık, iş bölümünün adaletsiz olduğuna inanmak, agresif ruh halleri, keyifsizlik gibi durumlar hâkim oldu.
Ne yapmalıyız?
Bu süreçte evde, ses tonuna biraz daha dikkat edilmeli ve hassas konular konuşulmaktan kaçınılmalıdır. Bu, herkes için motivasyonu düşüklüğüne yol açan zorlayıcı bir süreç. Ancak burada unutulmaması gereken bu sürecin geçici olduğu. Evde yaşanan gerginliklerin ve ruh halindeki anlık değişikliklerin kişisel olmadığının farkına varmak çok önemli. Bireylerin kaygılı ve gergin olduğu zamanlarda “sen” dili yerine “ben” dili kullanarak durumun ifade edilmesi, ne hissettiğine dair sorular sorulması problemlerin önüne geçmek için önemli bir adımdır.
“Ben” dili ne anlama gelir?
Çiftlerin birbirine kullandığı “sen” dili suçlama ve yargılama içerdiği için sağlıklı iletişim kurulmasına engel olacaktır. Çünkü “sen” dili karşımızdaki kişinin bize karşı savunmaya geçmesine neden olur. “Ben” dili ile konuşmak, kişinin duygu ve düşüncelerini ifade ederek iletişim kurmasıdır. Yaşadığınız bir durumun sizin üzerinizdeki etkisini kendi duygu ve düşüncelerinizden bahsederek ifade ederseniz, karşınızdaki birey kendisini korumaya geçmez ve daha sağlıklı iletişim kurmanıza yardımcı olur.
Örneğin; “sen” dili olan “ortalığı dağıtmışsın, çok dağınıksın.” yerine ben dili olan “etrafın toparlanması gerektiğini düşünüyorum” cümlesini kullanmak iletişimde sorun yaşamanıza engel olur. “Ben” dili bu süreçte ilişkilerin yıpranmamasını, sorunların daha kısa sürede çözülmesini sağlar, çatışmaların büyümesini engeller, iletişimin devamlılığına olanak tanır ve iş birliğinizi devam ettirmenize yardımcı olur.
Eğer çiftler arasında anlaşma sağlanamıyorsa, taraflardan biri o an konuşmak ya da duygularını paylaşmak istemiyorsa bu süreci kısa süreliğine farklı alanlarda geçirmek olası kırgınlıkların önlenmesine yardımcı olacaktır.
Kendimize zaman ayırmanın önemi nedir?
Özellikle bu süreçte kişinin kendisine zaman ayırması da çok önemlidir. Kişinin kendi ruh sağlığı her şeyden önce gelmektedir. Kişi, sağlıklı bir ruh halinde olduğu sürece sağlıklı iletişim kurabilir, kendisine ve çevresine karşı daha verimli olur. Bu yüzden bu süreçte verimliliğe ve günlük rutinlere devam edilmeli ve en önemlisi bu zamanın geçici bir süreç olduğunun unutulmaması gerekmektedir.
Uzm. Psk. Ege Ece BİRSEL
Egepol Hastanesi, İzmir’de tercih edilen, güvenilir ve saygın sağlık kurumlarındandır. Profesyonel kadrosu ve modern medikal ekipmanlarıyla hastalarına güvenilir tedavi seçenekleri sunar. Hasta bakımı ve takibinde de ön plana çıkan Egepol hastanesi, hasta odaklı yaklaşımı ve etik değerlere bağlılığı ile de tanınmaktadır. Sağlık sorunlarınıza çözüm bulmak ve uzman bir bakım almak için Egepol Hastanesi her zaman yanınızda. Size en iyi sağlık hizmetini sunmak için buradayız.