Mide içeriğinin yemek borusuna kaçması durumuna gastroözefageal reflü denir. Aslında herkeste gün boyunca, özellikle yemeklerden sonra reflü oluşur. Ancak yemek borusunun zararlı maddelerden korunma mekanizmaları sayesinde burada oluşan zararlı içerik çabucak temizlenir. Bu sayede reflüye ait belirtiler ve oluşacak rahatsızlıklar önlenir. Toplumun yaklaşık yarısında meydana bu gelen durum hekime başvurmayı ya da düzenli ilaç kullanmayı gerektirmez ve basit önlemlerle iyileştirilebilir. Reflünün klinik belirtileri veya ilerlemiş durumlarda ortaya çıkan sorunların oluşması durumunda gastroözefageal reflü hastalığından (GÖRH) bahsedilir.
Reflü görülme sıklığı nedir?
Kronik bir hastalık olan reflü toplumda oldukça sık görülen bir sağlık sorunudur. Türkiye’de her dört kişiden birinde bu hastalığa rastlanmaktadır. Ülkemizde yapılan son çalışmalarda en sık Marmara, en az Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nde görülmektedir. Sadece reflü şikâyeti olan hastalar göz önüne alındığında hastalığın sıklığı %20 oranlarına kadar ulaşmaktadır. Ülkemizde yapılan araştırmalarda da reflü hastalarının sıklığı da %20-25 civarlarında saptanmıştır.
Reflü risk faktörleri nelerdir?
Şişmanlık ve ileri yaş en önemli risk faktörleridir. Bazı kalıtsal faktörlerin yanı sıra gebelik, midede fıtık varlığı, yüksek mide asidi ve diyabet (şeker) hastalığı gibi mide boşalmasında gecikme olan durumlarda da risk artmaktadır.
Reflü belirtileri nelerdir?
Hastalar hekime en çok göğüs kafesi (pirozis) arkasından başlayan ve yukarı doğru yayılan yanma ile midedeki acı, ekşi ve asitli içeriğin ağza gelmesi şikayetiyle başvurur. Ülkemizde özellikle ağza acı-ekşi su veya yiyeceklerin gelmesi daha sık izlenmektedir. Bu tipik şikayetleri olan hastalarda tanı kolaylıkla konabilmektedir. Yanma bazen yemekten sonra boğaza ve sırta doğru yayılım gösterebilir.
Bunların dışında hastalar ağızda sulanma, ağız kokusu, ağızda ani olarak tuzlu suyun belirmesi, yemek yerken güçlük, ağrı ve takılma, geğirme ve bulantı gibi belirtilerle de hekime başvurabilir. Bazı yemek borusu dışı şikayetler de reflüye bağlı olabilir. Bunlar inatçı öksürük, pnömoni (zatürre), bronşit, astım, larenjit, ses kısıklığı ve dişlerde meydana gelen hasarlardır. Reflü hastalığında göğüs ağrısı da görülebilir. Bu sebeple hastalar sık sık kalp krizi geçirdiğini düşünüp Acil Servis veya Kardiyoloji’ye başvurmaktadır.
Reflü tanısı nasıl konulur?
Reflü hastalığında en önemli tanı koyma aracı olan endoskopidir. İşlem, gelişen teknoloji sayesinde oldukça esnek maddelerden yapılan endoskopik cihazlarla kolaylıkla gerçekleştirilmektedir. Ayrıca damardan sakinleştirici ilaç verilerek sedasyon altında yapıldığından hastalar işlem sırasında herhangi bir acı ve sıkıntı hissetmemektedir. Endoskopi yapılacak olan hastaların özenle seçilmesi ve işlemin sık sık uygulanmamasına özen gösterilmelidir.
Nasıl tedavi edilir?
Reflü hastalığının tedavisi genel olarak üç ana başlık altında toplanabilir.
- Yaşam tarzı değişikliği: Reflü tanısı konulan hastanın ilk yapması gereken yaşam tarzını değiştirmektir. Bu amaçla hastalar reflüyü artıran gıdalardan kesinlikle kaçınmalıdır. Tüm reflü yakınmalarını engelleyecek bir diyet yoktur. Hastanın, kendisine dokunan yiyecekleri saptaması ve kaçınması gerekmektedir. Bunun yanı sıra hasta daha az ve sık öğünler halinde iyice çiğneyerek yemek yemeli, kilo almamaya dikkat etmeli, fazla kilosu varsa zayıflamalı, sigarayı bırakmalı, aşırı alkol, kahve ve çok sıcak gıdaları tüketmekten kaçınmalı, yatmadan en az üç saat önce yiyecek ve içecek alımını kesmeli, dar giysi ve sıkı kemerlerden kaçınmalı, uyurken yüksek yastıkla sol yanına doğru yatmalıdır. Yemekten sonra bir süre ayakta durmak ya da gezinmek de reflünün etkisini azaltmaktadır. Bu arada bazı tansiyon ve kalp ilaçları ile ağrı kesici, kas gevşeticilerin reflüyü artırdığı bilindiğinden bunların kullanımından kaçınılmalıdır.
- İlaçla tedavi: Reflü hastalığı çeşitli ilaçlarla başarılı bir şekilde tedavi edilebilmektedir. Kullanılan ilaçlarla mide asidi azaltılmakta veya aside bağlı oluşmuş hasarlar onarılmakta, koruyucu faktörlerin gücü artırılmaktadır. GÖRH tanısını doğru alan, yeterli dozda ilaç kullanan hastalarda başarı oranı çok yüksektir. Ancak ilaçların mutlaka yaşam tarzı değişiklikleriyle birlikte uygulanması gerekmektedir. Reflü ilaçlarının uzun dönem kullanımı kemik erimesi ya da zatürre gibi yan etkilere yol açabilmektedir ancak bu bulgular gözlense dahi ilaçlar kesilmemelidir. Yeni yayınlanan Türk Gastroenteroloji Derneği Reflü Uzlaşı Raporu’nda da bu durum belirtilmiş ve ilaçlar kesilmeden yan etkilerin tedavi edilmesi önerilmiştir.
- Anti-reflü endoskopik ve cerrahi tedaviler: Reflüde bir diğer tedavi yöntemi ise endoskopik ve cerrahi tedavilerdir. Özellikle ilaç tedavisinden fayda almayan ya da ilaç kullanmak istemeyen hastalarda ve bazı özel durumlarda bu tedavi yöntemleri uygulanabilir. Çeşitli endoskopik yöntemlerle reflü başarılı olarak tedavi edilmektedir. Laparoskopik (kapalı) olarak yapılan cerrahi operasyonlarla da % 90’ın üzerinde başarı sağlanmakta ve hastaların ilaç kullanımı azaltılmaktadır.
Tedavi edilmezse ne gibi sonuçlara yol açar?
Zamanında ve yeterli tedavi edilmeyen reflü hastalarında ileri dönemde kanama, yemek borusunda darlık ve yemek borusu kanseri görülebilir. Reflü yakınması olan hastalar mutlaka bir Gastroenteroloji uzmanı hekime başvurmalıdır. Şikayetleri uzun süren ve sürekli ilaç kullanmak zorunda kalan hastalar endoskopik tetkik yaptırmalı ve reflüye bağlı yemek borusu hasarı açısından değerlendirilmelidir. Tanı ve tedavisi doğru şekilde gerçekleştirilen hastalarda şikayetler kısa zamanda ortadan kaybolacak ve ilerde istenmeyen hastalıkların ortaya çıkması önlenecektir.
Reflü hastalarının kesinlikle tüketmemesi gereken yiyecek ve içecekler:
- Kakaolu süt, gazlı ve naneli içecekler
- Aşırı çay, kahve ve alkol
- Yağlı hamur işleri
- Yağlı ve kakaolu tatlılar, çikolata ve dondurmalar
- Tereyağı, krema ve yağlı soslar
- Portakal, limon, mandalina, greyfurt ve ananas gibi narenciye ürünleri
- Kızarmış kırmızı ve beyaz et, sosis, salam ve sucuk
- Patates kızartması, cips ve yağlı-soslu makarna
- Kremalı ve domatesli çorbalar
- Nane ve kırmızı biber
- Kızartma sebzeler ve domates
- Çiğ soğan, sarımsak ve yeşillik
Egepol Hastanesi, İzmir’de tercih edilen, güvenilir ve saygın sağlık kurumlarındandır. Profesyonel kadrosu ve modern medikal ekipmanlarıyla hastalarına güvenilir tedavi seçenekleri sunar. Hasta bakımı ve takibinde de ön plana çıkan Egepol hastanesi, hasta odaklı yaklaşımı ve etik değerlere bağlılığı ile de tanınmaktadır. Sağlık sorunlarınıza çözüm bulmak ve uzman bir bakım almak için Egepol Hastanesi her zaman yanınızda. Size en iyi sağlık hizmetini sunmak için buradayız.