Toplumda her 3 kişiden birinde gizli şeker, yani pre – diyabet bulunmaktadır. Bu hastalık diyabetin bir türü olduğundan dolayı tedavi gerektirmektedir. Risk grubunda olan kimselerin glikoz seviyesini kontrol altında tutamaması hastalığın tip 2 diyabete dönmesine neden olabilmektedir.

Ayrıca pre – diyabetle birlikte ortaya çıkabilecek hastalıklar kişinin yaşam kalitesini düşürebilmekte, sağlığını tehdit edebilmektedir.

Gizli Şeker Nedir?

Pre – diyabet, yani gizli kan şekeri, kanda bulunan glikoz seviyesinin normalden yüksek olması fakat şeker hastası kabul edecek kadar yüksek olmaması durumudur. Yani gizli şekeri olan kimseler diyabet hastası olmaktan ziyade birer aday olarak kabul edilebilir. Ortalama 10 yıl sonra tip 2 diyabet teşhisi konulabilmektedir.

Gizli şekerin teşhis edilmesiyle birlikte kişinin yaşam kalitesini yükseltmesi gerekmektedir. Bunun için düzenli olarak spor yapması ve beslenme düzeni oluşturması oldukça önemlidir. Hastaların %20’lik bir bölümünde organ hasarı oluşabileceğinden dolayı şekerin kontrol altında tutulmasına özen gösterilmelidir.

Hastalıkla birlikte gözde bozukluk, görme kaybı, kalp krizi gibi rahatsızlıklara yatkınlık görülmektedir. Gerekli önlemler alındığında yaşamın daha sağlıklı bir şekilde devam ettirilmesi mümkün olur.

Pre – diyabetin ortaya çıkması hem kişinin sağlığına hem de genetik faktörlere bağlı olabilmektedir. Ailede şeker hastası varsa çocuklarda da görülme ihtimali yüksektir. Ayrıca bireyin kötü beslenmesi, fazla kilosu, tansiyon değerleri, gebelikte şeker hastası olması ve spor yapmaması gibi etkenler gizli şekere neden olabilmektedir.

Gizli Şeker Belirtileri Nelerdir?

Gizli şeker, çoğunlukla çabuk acıkma ve çok hızlı yemek yeme şeklinde kendini gösterir. Açlığa tahammül edememek de gizli şekerin bir belirtisi olabilir. Hastalarda yaygın olarak görülen ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyen diğer semptomlar aşağıdaki gibidir.

  • Normalden fazla su tüketimi
  • Kilo alımı
  • Obezite
  • Kan basıncının yükselmesi
  • Ani sinir atakları
  • Yüksek kolestrol
  • Yorgunluk, bitkinlik ve halsizlik
  • Konsantrasyon sağlayamama
  • Susuzluk ve ağız kuruluğu
  • Normalden çok daha fazla su tüketilmesi
  • Görüşün bulanıklaşması
  • Uyku problemleri
  • Ciltte koyulaşmalar ve renk değişikliklerinin görülmesi
  • Tatlı yeme krizi
  • Boyun ve ensede terleme

Gizli Şeker Tanı Yöntemleri

Bireye tanı koyulması için ilk olarak açlık ve tokluk şekerinin incelenmesi, üç aylık kan şekeri değerinin ölçülmesi (Hemoglobin A1C) ve organ – doku hasarının varlığına bakılması gerekir. Hekimler kesin bir tanı koymak için aşağıdaki test sonuçlarına ihtiyaç duyar.

  • Açılık kan şekeri testi: Bireyin en az 8 saat aç kalması durumunda alınan kan örneğidir. Sağlıklı bir bireyde kan şekeri 100 mg/dl değerinin altında olmalıdır.
  • Oral glikoz tolerans testi (OGTT): Öncesinde açlık kan şekeri testi alınan bireylere uygulanmaktadır. Hastaya bir sıvı içerildikten sonra 2 saat beklendikten sonra yeniden şeker ölçümü yapılır. Sağlıklı bireylerde 140 mg/dl olan değer 140 – 199 mg/dl arasında olursa gizli şeker tanısı koyulabilir.
  • Hemoglobin A1C testi: Kan şekerinin uzun süre yüksek olması kırmızı kan hücrelerini etkilemektedir. HbA1C testinden çıkan sonuç %5,7 – 6,4 aralığında olursa gizli şekerin göstergesidir.

Gizli Şeker Nasıl Tedavi Edilir?

Hastalarda gizli şeker olması tip 2 diyabetin bir habercisi olduğundan dolayı en kısa sürede tedaviye başlanması gerekir. Tedavinin amacı insülin seviyelerinin normale dönmesini sağlamaktadır. Bunun için hastaların sağlıklı ve dengeli beslenmesini sağlayacak bir diyet uygulaması gerekir. Sigara ve alkol tüketiminin önüne geçilmesi şeker düzeyinin korunması açısından oldukça önemlidir.

Ayrıca ideal kiloda olmayan bireylerin vücut kütle indekslerini 18 – 25 aralığına getirmek için diyetle birlikte spor yapması tavsiye edilir. Gerektiği durumlarda diyabetik ilaç kullanımına başlasa da genellikle bu hastalarda ilaç tedavisi uygulanmamaktadır.

Gizli Şeker Hastalığı Tehlikeli Midir?

Gizli şeker hastalığı, Tip 2 diyabet, birçok kişinin farkında olmadan yaşadığı bir sağlık sorunudur. Bu hastalığın tehlikeli olmasının nedeni ise uzun süreli yüksek kan şekeri seviyelerinin birçok organa zarar vermesidir. Bu nedenle, gizli şeker hastalığı ciddiye alınması gereken bir durumdur.

Gizli şeker hastalığının en yaygın belirtileri arasında sık idrara çıkma, aşırı susama, yorgunluk ve bulanık görme yer alır. Bu belirtiler genellikle hafife alınır veya başka bir sağlık sorununa bağlanır. Ancak, erken teşhis edilmediği takdirde gizli şeker hastalığı, kalp hastalığı, böbrek hastalığı, körlük ve sinir hasarı gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilir.

Gizli şeker hastalığının tedavisi, yaşam tarzı değişiklikleri ve ilaç tedavisi ile mümkündür. Bu nedenle, belirtileri fark eden kişilerin bir doktora danışmaları ve gerekli testlerin yapılması önemlidir.

Ayrıca, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, sağlıklı bir diyet yemek, düzenli egzersiz yapmak ve stresten kaçınmak gibi önlemler alarak gizli şeker hastalığının riskini azaltmak da mümkündür.