İnsan biyolojik ve psikolojik yapıya sahip sosyal bir canlıdır. Psikolojik ve biyolojik yapıyı birbirinden ayrı tutmak imkansızdır. Zihin ve beden sistematik olarak çalıştığı için çoğu zaman zihin yapımız bedenimizi etkilemektedir. Birinde oluşan değişim diğerine de yansımaktadır. Yani bedenimizde oluşan bir rahatsızlık ya da problem paralel olarak zihnimizde de anlam bulur ve problem yaratır. Ya da tam tersi zihnimizde oluşan bir problem bedenimizde probleme yol açabilir. Örneğin stres, kaygı ya da korku hissettiğimiz zamanlarda vücudumuzda birtakım tepkiler ya da semptomlar meydana gelir. Bu semptomlar daha çok mide, bağırsak, kalp, boğaz gibi organlarda oluşur ve rahatsız edicidir.
- Yeme alışkanlığı ve ruh sağlığı arasında nasıl bir ilişki var?
- Hayatımızı sürdürmemizde temel ihtiyaç olan beslenme şeklimiz ve yemek yeme alışkanlığımız da zihnimizden etkilenir ve dolayısıyla bedenimizde de birtakım değişikliklere yol açabilir. Zaman içerisinde bazen, stres gibi dış faktörlere bağlı olmakla birlikte bir takım sağlıksız ve yanlış yeme alışkanlıkları ediniriz. Geçmişten gelen alışkanlıklara bağlı olarak oluşan bu yanlış ve sağlıksız yeme alışkanlıklarının altında zihinsel ve sosyal yaşantımız vardır. Örneğin yapılan araştırmalarda bir yeme bozukluğu olan anoreksiyanın, yanlış beden algısı yani kendini olduğundan şişman görme, çevresel faktörler, mükemmeliyetçi tutum ya da ebeveynlerle olan olumsuz ilişkiler sonucu ortaya çıktığı saptanmıştır. Temelde yaşadığımız tüm ruhsal problemler, stres ve bir takım psikolojik sorunlar yeme davranışımızı şekillendirmektedir. Zihinsel bir takım yanlış düşünce ve aktiviteler zaman içinde yanlış diyet, diyet yapmama, çok yeme ya da hiç yemeyerek ideal kiloya ulaşma çabası gibi yeme bozuklukları gibi semptom ve rahatsızlıklarla karşımıza çıkmaktadır. Bunun yanı sıra sağlıklı beslenmenin bazı psikolojik rahatsızlıkların iyileşmesine yardımcı olduğu da görülmüştür.