Çocuklarda doğuştan ya da daha sonradan oluşabilen kalp hastalıkları vardır. Erken teşhis edilmesi bu hastalıkların büyük oranda iyileştirilmelerini sağlamaktadır.

Ancak hastalığın ilerlememesi için ebeveynlerin çok dikkatli olması gerekmektedir. Semptomlar görüldüğü ilk anda bir sağlık uzmanından yardım alınmalı ve müdahale edilmesine izin verilmelidir.

Çocuk Kalp Hastalıkları Nelerdir?

Kalp hastalıkları, doğuştan ve sonradan olmak üzere iki alt başlıkta incelenmektedir. 18 yaşına kadar olan tüm çocuklarda genellikle doğuştan gelen kalp hastalıkları görülmektedir.

Bu hastalıkların tam olarak neden oluştuğu bilinmese de genetik faktörler ve çevresel koşulların etkili olduğu düşünülmektedir. Doğumla birlikte oluşan aşağıdaki kalp sorunlarının tedavisine genellikle anne karnındayken başlanabilmektedir.

  • Ventriküler Septal Defekt (VSD)
  • Büyük Arter Transpozisyonu (TGA: transposisyon)
  • Tek Ventrikül
  • Fallot Tetralojisi (TOF)

Doğuştan kalp hastalığı görülme oranı 1000’de 8’dir ve Türkiye’de kalp hastası olarak doğan 10 – 15 bin çocuk bulunmaktadır. Ayrıca sonradan kazanılan kalp hastalıklarının önemi ve sıklığı da azımsanmamaktadır. Genellikle doğumdan sonra oluşan kalp hastalıkları akut romatizmadır ancak aşağıdaki hastalıklar da bu listede yer almaktadır.

  • Kalp kaslarının anormal büyümesi
  • Kalp iltihaplar
  • Kawasaki
  • Anormal atım hissi
  • Ritim bozuklukları

Kalp hastalıkları, kalbin kapak, kas ya da zarları üzerinde etkilidir. Bu nedenle oluştuğu bölge, hangi fonksiyonu etkilediği, ne zaman teşhis edildiği gibi durumlar oldukça önemlidir.

Çocukların yaşama şanslarını arttırmak içinse büyüme ve gelişmelerine dikkat edilmesi gerekmektedir. Bu konuda ebeveynlerin ayrıca hassasiyet göstermesi, çocukların uyku ve beslenme gibi rutinlerinde aksama oluşturmaması gerekmektedir.

Ayrıca çocukların stresten uzak kalmaları, mümkün olduğunca mutlu hissetmeleri kalp hastalıklarının tedavisini kolaylaştırmaktadır.

Çocuklarda Kalp Hastalığı Belirtileri

Kalp hastalıklarının belirtileri çoğunlukla kalbin olduğu bölgede gerçekleşmektedir. Göğüs ağrısı başta olmak üzere tansiyon ve nabız değerleri de diğer çocuklara göre farklılık göstermektedir. Her çocukta farklılık gösterse de genellikle aşağıdaki semptomların görüldüğü çocuklarda kalp hastalığından şüphelenilebilmektedir.

  • Sık sık nefes alıp vermek
  • Çarpıntı
  • Baş dönmesi ve bayılma
  • Morarma
  • Sık görülen solunum yolu enfeksiyonu
  • Kalpte üfürüm olması
  • Çabuk yorulma
  • Yüksek tansiyon
  • Kilo alamama
  • Gelişim bozukluğu

Belirtiler her hastalıkta farklı biçimde ortaya çıkabilmekte ve bazen dayanılmaz bir hale gelebilmektedir. Bu nedenle kaliteli bir yaşam sürülmesine ve çocukların gerekmedikçe yorulmamalarına dikkat edilmelidir.

Çocuklarda ve Yetişkinlerde Kalp Hastalıkları Farklı mıdır?

Erişkinlerde ve çocuklarda görülen kalp hastalıkları birbirine benzerdir. Ancak yetişkinlerde kalp hastalıklarına bağlı şekilde gelişen pek çok semptom çocuklarda görülmemektedir. Tedavi edilemeyen kalp hastalıklarıysa yetişkin bir birey olana kadar görülmeye devam edilmektedir.

Çocukluk döneminde kalp hastası olmak damar tıkanıklığına ya da kalp krizine yol açmaz. Ayrıca daha farklı semptomlar görülebilmekte, buna bağlı olarak büyüme ve gelişme de etkilenmektedir. Anatomik yapılar farklı olduğu içinse yetişkin ve çocuklar arasında görülen hastalıklar tamamen aynı biçimde ilerleyememekte, mutlaka farklılık göstermektedir.

Erken Teşhisin Önemi

Kalp hastalıkları doğrudan yaşamı tehdit ettiğinden dolayı erken teşhis oldukça önemlidir. Özellikle hastalığın ilerlemesini durdurmak için erken tanı koyulması ve durumun kontrol altına alınması gerekmektedir. Kirli ve temiz kanın karışması ya da kalp yetmezliği gibi durumlar ilaçla kontrol altına alınmadığında daha ciddi sonuçlar doğurabilmektedir.

Vücudun en önemli organlarından biri kalp olduğundan dolayı pek çok sistemin çalışması kalbe bağlıdır.

Kalpte yaşanan sorunlar diğer organları da tetikleyebilmekte, fonksiyonlar yerine getirilmediğinde başka hastalıkların da oluşmasına neden olabilmektedir. Bu nedenle mümkün olan en kısa sürede kontrollerin yapılması, tanı koyulması ve tedaviye başlanması gerekmektedir.