Göz kapağı, korneanın nemli kalmasını sağlayan ve gözün tamamını koruyan ince bir deridir. Bu yapının göz bebeğini örtecek şekilde düşük olması, “düşük göz kapağı” olarak isimlendirilmektedir. Hastada düşük göz kapağı varlığı için aşağı doğru kıvrımın bir milimetreyi geçmesi yeterli kabul edilmektedir.

Göz kapağı düşüklüğü, gözlerin her ikisinde birden olabileceği gibi gözlerden yalnızca birini de etkileyebilir. Söz konusu düşüklük hem estetik açıdan rahatsızlık oluşturmakta hem de kişinin görme becerisini negatif etkilemektedir. Göz kapağı düşüklüğü farklı bir sağlık problemine de işaret edebileceğinden uzman bir hekim tarafından incelenip, tedavi edilmelidir.

Göz Kapağı Düşüklüğü Neden Olur?

Göz kapaklığı vakalarının büyü bir bölümü doğuştan var olan bozukluklardır. Anne karnında göz kapağının tam olarak gelişememesi bu durumun ana sebebi olarak gösterilmektedir.

Bebeklerde göz kapaklığı düşüklüğü fizik muayeneyle tespit edilebilir. Ancak göz kapağı kaslarının güçsüzleşmesi neticesinde de bu problemin oluşma ihtimali bulunmaktadır. Göz kapağının darbe alması, ilaç kullanımı ve yaşlılığa bağlı diğer sebeplerle de göz kapağı düşüklüğü meydana gelebilmektedir.

Göz Kapağı Düşüklüğü Belirtileri Nelerdir?

Göz kapaklarındaki sarkıklık, düşük göz kapağının en fark edilebilir belirtisidir. Durum, yalnızca bir gözde meydana gelmişse fark edilmesi daha kolay olmaktadır. Ancak tek göz kapağı düşüklüğü tedavi edilmediğinde göz tembelliğine sebep olabilmektedir. Düşük göz kapağının diğer belirtileri aşağıdaki gibidir ve bunlarla karşılaşılması durumunda mutlaka bir uzmana başvurulmalıdır.

  • Görüş becerisinin azalması nedeniyle kişinin kaşlarını kaldırarak ya da göz kapaklarını tutarak bakmaya çalışması
  • Görüşü geliştirmek amacıyla vücut duruşunun bozulmasına bağlı gelişen vücut ağrıları
  • Yüzde belirgin yorgunluk hissi
  • Gözlerin kuruması ya da aşırı sulanması

Göz Kapağı Düşüklüğü Tanısı Nasıl Konulur?

Göz kapağı düşüklüğü, fizik muayeneyle gözlemlenebilir. Yalnız göz kapağının aralıklarla sarkması durumunda, buna neden olan asıl problemin araştırılması gerekmektedir. Gözdeki sorunların öğrenilebilmesi için uygulanabilen başlıca yöntemler biomikroskopi ve tensilon testleridir.

Tensilon testinde damardan verilen ilaç yardımıyla gözlerdeki kas gücü incelenebilir ve kişide Myastenia Gravis hastalığı olup olmadığı tespit edilebilmektedir. Kesin tanı için hekim tarafından farklı kan tahlilleri ve görüntüleme tetkiklerine başvurulması da mümkündür. Tanı ardından göz kapağı düşüklüğü için uygun bir tedavi alternatifine karar verilmektedir.

Göz Kapağı Tedavisi Nasıl Yapılır?

Pitozis olarak da isimlendirilen göz kapağı düşüklüğü hastanın durumuna göre tedavi edilmektedir. Bebek ve çocuklarda görüşün ciddi durumda etkilenmediği tespit edilirse rahatsızlığın kendiliğinden düzelmesi beklenmektedir. Bu aşamada göz tembelliği oluşmaması açısından özel gözlükler ve damlalardan destek alınmaktadır. Sağlam göze göz bandı takılması da düşük kapağa sahip gözün güçlenmesi için başvurulan bir seçenektir.

Yetişkinlerde düşük göz kapağı tedavisi için daha farklı bir süreç izlenmektedir. Bu vakalarda genellikle cerrahi operasyona başvurulmaktadır. Ameliyat sırasında düşüklüğe neden olan fazla doku alınmakta ve gerekli durumlarda göz kaslarının güçlenmesi için işlem uygulanmaktadır. Düşük göz kapağı ameliyatı değerlendirilirken hastanın yaşı göz önüne alınmaktadır.

Uzman değerlendirmesi neticesinde ameliyat yerine gözlük kullanımı da sıklıkla tercih edilen bir tedavi metodudur. Gözlük kullanımı, hastanın şikayetlerini kalıcı olarak iyileştirmez. Dolayısıyla geçici bir tedavi olarak düşünülmesi mümkündür. Göz kapağı düşüklüğünün ileri derecelere gelmesi ve görüşün büyük bölümünü kapatması neticesinde kesin çözüm için mutlaka cerrahi işleme başvurulmaktadır.

Göz kapağındaki düşüklük, görme becerisini azaltmanın yanında estetik açıdan da hastalar tarafından istenmeyen bir görüntü oluşturmaktadır. Yani, ameliyat neticesinde yalnızca görüş kabiliyeti yeniden kazanılmaz; aynı zamanda estetik açıdan da bir iyileşme söz konusu olur.

Göz Kapağı Ameliyatında Dikiş İzi Kalır Mı?

Blefaroplasti olarak da bilinen göz kapağı ameliyatı, göz kapaklarındaki fazla deri, yağ ve kası alarak gözlerin görünümünü gençleştirmeyi amaçlayan kozmetik bir prosedürdür. Göz kapağı estetiği yaptırmayı düşünen pek çok kişinin merak ettiği konulardan biri de operasyonun görünür bir iz bırakıp bırakmayacağıdır.

Göz kapağı ameliyatı sırasında, izleri mümkün olduğunca gizlemek için kesiler genellikle göz kapaklarının doğal kıvrımlarında yapılır. Üst göz kapakları için kesiler doğal kıvrım boyunca yapılırken, alt göz kapakları için kesiler kirpik çizgisinin hemen altından veya alt göz kapağının içinden yapılır.

Ameliyat sonrası izlerin görünürlüğü de kişinin cilt tipi, kullanılan cerrahi teknik ve ameliyatın boyutu gibi birçok faktöre bağlı olabilir. Bununla birlikte, cerrahın ameliyat sonrası talimatlarına uyulmasıyla, çoğu hasta minimal yara izi yaşar. Bazı durumlarda, hastalar kesi yerlerinin çevresinde bir miktar şişlik ve kızarıklık yaşayabilir, ancak bu genellikle birkaç hafta içinde düzelir.

Göz kapağı ameliyatı sonrası işlemin sonucu hakkında gerçekçi beklentilere sahip olmanın önemli olduğunu belirtmekte fayda var. İzler minimal ve iyi gizlenmiş olsa da yakından bakıldığında yine de görülebilirler.