İnsülin direnci, tedavi edilmediği takdirde çeşitli komplikasyonlara neden olan metabolik bir sendromdur. Hem genetik faktörler hem de çevresel etkilerle ortaya çıkabilen insülin direncinin her yaş grubundaki insanda görülmesi mümkündür. Doğru tedavi yöntemleri sayesinde insülin direncini kontrol altına almak mümkündür.

İnsülin Direnci Nedir?

İnsülin direnci, basit anlatımla vücudun enerji üretimi sırasında glukozun kullanılmaması durumudur. Bu durum; karaciğer, kas ve yağ dokularının insüline tepkisinin beklendiği gibi olmamasıyla oluşmaktadır. İnsülin direnci toplumun %30’unu etkileyen ve sık karşılaşılan bir rahatsızlıktır.

Tedavi edilmediği zaman obezite ve tip 2 diyabet başta olmak üzere daha ciddi tıbbi problemleri de beraberinde getirmektedir. Bu nedenle belirtilerin fark edildiği ilk anda uzman bir hekime başvurulması gerekir.

İnsülin Direnci Nedenleri Nelerdir?

Aile öyküsünde insülin direnci varlığı, kişinin bu sendroma yakalanması açısından en büyük risk faktörüdür. Hareketsiz yaşam tarzı ve yanlış beslenme alışkanlıkları da vücutta insüline karşı direnç gelişmesine neden olur.

İnsülin direnci, beraberinde farklı sağlık sorunları da taşıdığı için risk faktörlerinin bilinmesi ve buna göre hareket edilmesi önemlidir. Risk faktörlerini aşağıdaki gibi kategorize etmek mümkündür. 45 yaş ve üzerindeki kişilerde insülin direnci oluşma ihtimali daha yüksektir.

  • Aşırı kilo ve karın çevresinde yağ birikimi
  • Ailede diyabet hastalığının varlığı
  • Sigara kullanımı
  • Karbonhidrattan zengin beslenme alışkanlığı
  • Hareketsiz yaşam koşulları
  • Bazı hormonal rahatsızlıklar (Cushing sendromu gibi)
  • Uyku sorunları

İnsülin Direnci Belirtileri

İnsülin direnci, dışarıdan fark edilebilecek herhangi bir belirtiye sahip değildir. Bu sendromun saptanabilmesi için kan tahliline ihtiyaç duyulur. Burada yer alan seviyelere göre insülin direnci varlığından söz edilebilir. Aşağıda yer alan kan tahlili sonuçları ve diğer değerlendirmelerden birkaçı hastada varsa insülin direnci tanısı konulabilmektedir.

  • Kadınlarda bel çevresinin 80 cm üzerinde olması
  • Erkeklerde bel çevresinin 95 cm üzerinde olması
  • Açlık şeker değerinin 100 mg/dL üzerinde olması
  • 150 mg/dL’den yüksek trigliserit değeri
  • Kadınlarda 50 mg/dL’den düşük kolesterol
  • Erkelerde 40 mg/dL’den düşük kolesterol
  • Genelde koyu renkli ve kadifemsi cilt lekelerinin oluşumu

İnsülin Direnci Nasıl Teşhis Edilir?

Hastaya insülin direnci teşhisi konulmadan önce aile öyküsü dinlenmekte ve yaşam tarzı hakkında detaylı bilgi alınmaktadır. Ardından hastanın boy ve kilosu ölçülerek, vücut kitle endeksi çıkarılarak obezite durumu değerlendirilmektedir.

Sendrom açısından risk faktörü taşıdığı düşünülen hastalardan; açlık kan şekeri, oral glukoz tolerans ve hemoglobin A1c içeren tahlil istenmektedir. Testlerin aç karnına yapılması gerektiğinden, hastadan en az 8 saat süreli açlık istenmektedir. Uzman hekim tarafından değerlendirmeler yapıldıktan sonra insülin direnci tanısı konmaktadır.

İnsülin direncinin tedavi edilmemesi durumunda sendromun tip 2 diyabete ilerleme olasılığı yüksektir. Tedaviye başvurulmaması durumunda karşılaşılabilecek diğer sorunlar; kalp krizi, kısmi felç, böbrek hastalıkları, Alzheimer ve kanser şeklindedir. Hastanın yaşam kalitesinin insülin direnci nedeniyle düşmemesi için tedavi oldukça önemlidir.

Tedavi Yöntemleri

İnsülin direncini kontrol alma noktasında hasta kişiye sorumluluk yüklenmektedir. Bu kimselerin yaş ve cinsiyetlerine göre doğru kilo aralığında olması son derece önemlidir. Dolayısıyla dengeli ve sağlıklı bir diyete uyulması gerekmektedir.

Hareketli yaşam tarzı ve düzenli egzersiz yapılması da insülin direncini düşürmeye yardımcı olmaktadır. Gerekli durumlarda hastanın uzman bir antrenörden ve diyetisyenden destek alması tavsiye edilmektedir.

İnsülin direnci genelde yaşam alışkanlıklarının değiştirilmesiyle düşürülebilmekte ve kontrol altına alınabilmektedir. Ancak yapılan değişikliklere rağmen kan şekeri kontrol altında tutulamıyorsa, bu durumda ilaç tedavisine başlanmaktadır. Reçeteli ilaçlar, kan şekerinin düzenli hale getirilmesine yardımcı olmaktadır.

İnsülin direnci olanlar ne yememeli?

İnsülin direnci, vücuttaki hücrelerin insülinin etkilerine karşı dirençli hale geldiği bir durumdur. Bu, kanda glikoz birikmesine ve sonunda tip 2 diyabet gelişimine yol açabilir.

  • Şekerli ve işlenmiş gıdalar: Şeker ve rafine karbonhidrat oranı yüksek gıdalar, kan şekeri seviyelerinde hızlı bir artışa neden olarak insülin direncini kötüleştirebilir. Buna şeker, hamur işleri, soda ve beyaz ekmek gibi yiyecekler dahildir.
  • Yüksek yağlı yiyecekler: Fındık ve avokadoda bulunanlar gibi bazı yağ türleri insülin duyarlılığı için faydalı olabilirken, çok fazla doymuş ve trans yağ tüketmek insülin direncini kötüleştirebilir. Bu, kızarmış yiyecekler, yağlı et ve işlenmiş atıştırmalıklar gibi yiyecekleri içerir.
  • Yüksek glisemik indeksli gıdalar: Yüksek glisemik indeksli gıdalar, kan şekeri seviyelerinde hızlı bir artışa neden olabilir ve bu da zamanla insülin direncini kötüleştirebilir. Buna beyaz pirinç, patates ve beyaz ekmek gibi yiyecekler dahildir.
  • Alkol: Alkol almak, kan şekeri seviyelerinde hızlı bir düşüşe neden olabilir ve bu da insülin direncini kötüleştirebilen stres hormonlarının salınmasını tetikleyebilir. Ek olarak, alkol zamanla vücudun kan şekeri seviyelerini düzenleme kabiliyetine müdahale edebilir.