Mycobacterium Tuberculosis isimli bakteri kaynağıyla ortaya çıkan verem (tüberküloz), bulaşıcı bir rahatsızlıktır. Akciğerleri hedef alan bu hastalığın tedavisi bulunmakla birlikte koruyucu aşı uygulamasıyla önlenmesi de mümkün olmaktadır.

Verem Nedenleri Nelerdir?

Verem, bakteriyel olarak akciğerlerde meydana gelen bir hastalık olup; insandan insana bulaşma eğilimi göstermektedir. Vereme sebep olan Mycobacterium Tuberculosis bakterisini soluyan kimselerin %5 – 15 arasında hastalık geçirme ihtimali bulunmaktadır. Verem, ölümle neticelenebileceği için mutlaka tedavi edilmelidir.

Verem Ne Şekilde Yayılır?

Verem, bulaşıcı olarak nitelendirilmesine karşın oldukça zor bir yayılama sahiptir. Veremin bir insandan diğerine bulaşması havayoluyla (hapşırma, öksürme, vb.) olmaktadır. Yalnız enfekte kişiden hastalık kapmak kolay sayılmaz. Veremin yayılımı genellikle bir arada yaşayan bireyleri kapsamaktadır. Vereme sebep olan bakteriyi solumak, hastalığa yakalanmak açısından yeterlidir. Dünya nüfusunun neredeyse çeyreğinin gizli biçimde verem bakterisi taşıdığı bilinmektedir. Bu durum kişinin enfekte olduğunun yalnız ilgili kişide aktif biçimde hastalık seyrinin başlamadığı anlamı taşımaktadır.

Risk Faktörleri Nelerdir?

Verem (tüberküloz) hastalığıyla mücadelede sağlam bir bağışıklık sistemi oldukça önemli rol üstlenmektedir. Buna göre, bağışıklık sistemi zayıflayan ve baskıların kişilerin verem karşısında savunma yapması zorlaşmaktadır. Hamilelik ve kemoterapi gibi ilaç kullanımı bağışıklık sistemini baskılayan sebeplerin başında yer almaktadır. Alkol kullanımı da bireyin bağışıklık sistemi üzerinde negatif etki oluşturmaktadır. Dolayısıyla bu kişilerin verem açısından riskli grupta yer aldığı söylenebilir.

Bazı meslek grupları, çalışma şartlarına bağlı olarak, enfekte kişilerle temas halinde olmayı gerektirmektedir. Sağlık görevlileri, evde bakım hizmeti veren kişiler ve huzurevi gibi yerde çalışanlar da verem hastalığının diğer risk faktörleridir.

Verem Hastalığının Belirtileri

Verem bakterisine maruz kalan kimsenin güçlü bir bağışıklık sistemi varsa, vücutta aktif olarak verem hastalığı meydana gelmez. Buna bağlı olarak verem hastalığı aktif ve pasif olma durumuna göre incelenmektedir. Gizli verem hastalığı bulaşıcı nitelik göstermemekle birlikte hastanın şikayet edeceği herhangi bir semptoma da neden olmaz. Aktif verem hastalığıysa aşağıda sıralanan belirtilerle birlikte ilerleyebilir.

  • Uzun süreli öksürük (3 haftadan fazla sürer)
  • Öksürük sırasında peçetede kan görme
  • Göğüs ağrısı
  • Nefes sırasında zorlanma
  • Titreme nöbetleri
  • Ani ve istemsiz kilo kaybı
  • İştahsızlık
  • Yorgunluk hissi
  • Eklem ağrısı (özellikle kalça ve sırt bölgesinde)

Tüberküloz, tedavi edilmediği takdirde vücutta hayati öneme sahip diğer doku ve organlara yayılabilmektedir. Hastalığın kalbi etkilediği durumlarda kalbin kan pompalaması engellenebilir. Bu durumda hastaların yaşamı riske girmektedir.

Verem Nasıl Teşhis Edilir?

Verem tanısında hasta şikayetleri dinlenir ve fizik muayene ile lenf düğümleri kontrol edilir. Yine fizik muayene esnasında steteskop ile akciğer sesi dinlenir. Tam tanı için kan tahlilleri ve PPD (Tüberkülin Deri Testi) kullanılmaktadır.

PPD, kol bölgesinde deri altına yapılan bir enjeksiyon uygulamasıdır. 48 – 72 saat içinde bölgede şişlik oluşması verem varlığına dair bir işaret olarak gösterilmektedir. Bu testlerin sonucuna bağlı olarak gerekli görüldüğü takdirde göğüs röntgeni ve bilgisayarlı tomografi istenebilmektedir.

Verem Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Verem tedavisinde reçeteli ilaçlardan destek alınmaktadır. Ancak bu hastalığın tedavi süresi diğer enfeksiyonlardan çok daha uzun sürmektedir. Tüberkülozun mevcut antibiyotiğe karşı direnç geliştirmemesi için hastalara 6 ile 9 ay boyunca tedavi uygulanmaktadır.

Buna ek olarak, tedavi esnasında bir ilaç değil, birden fazla ilaç bir arada kullanılmaktadır. Veremi iyileştirmek için kullanılan en yaygın ilaçlar; izoniazid, pirazinamid, rifampisin ve etambutol olarak sıralanmaktadır. Bu ilaçlar karaciğer açısından toksik olarak nitelendirilmektedir. Ancak genellikle ciddi dereceli yan etkiler oluşturmazlar.

Tüberküloz tedavisi kaç ay sürer?

Tüberküloz (TB), Mycobacterium tuberculosis bakterisinin neden olduğu bulaşıcı bir hastalıktır. Öncelikle akciğerleri etkiler, ancak beyin, omurga ve böbrekler gibi vücudun diğer kısımlarını da etkileyebilir. TB tedavi edilebilir bir hastalıktır, ancak genellikle birkaç ay süren uzun ve karmaşık bir tedavi gerektirir.

Tedavinin uzunluğu, TB’nin tipine, hastalığın ciddiyetine ve hastanın tedaviye yanıtına bağlıdır. Tüberküloz tedavisi genellikle en az altı ay sürer ve bazı durumlarda iki yıla kadar sürebilir.

Tedavinin ilk iki ayında hastalar genellikle dört antibiyotiği birlikte alırlar. Bu, tedavinin yoğun aşaması olarak bilinir ve mümkün olduğu kadar çok bakteriyi öldürmeyi amaçlar. Yoğun fazdan sonra hastalar dört ay daha izoniazid ve rifampisin almaya devam eder. Bu, devam aşaması olarak bilinir ve kalan bakterileri öldürmeyi ve ilaca dirençli TB gelişimini önlemeyi amaçlar.

Tedavi tamamlanmadan önce kendilerini daha iyi hissetmeye başlasalar bile, hastaların tüm tedavi sürecini tamamlamaları esastır. Uygun tedavi ve bağlılıkla, tüberkülozlu çoğu insan iyileşebilir ve normal yaşamlarına devam edebilir.