Hipokondriyazis (Hastalık Hastalığı) Nedir?

Hipokondriyazis (Hastalık Hastalığı) Nedir?

Hipokondriyazis kişinin, bedeninde bir rahatsızlık olmadığı halde sürekli bir hastalık kaygısı içinde olması ve çeşitli bedensel yakınmalarla birlikte giden rahatsızlık olarak tanımlanır.

Hipokondriyazis (Hastalık Hastalığı) sebepleri nelerdir?

Bu kaygının sebeplerinden biri kişinin ilişkisel sorunları ya da yaşam içinde karşılaştığı yoğun strese bağlıdır. Bu rahatsızlığa sahip kişi kaygılarını bedene aktarmış ve bedensel hastalık uğraşına dönüştürmüştür.

Hipokondriyazis (Hastalık Hastalığı) Belirtileri Nelerdir?

Bu rahatsızlıkta kişi birçok muayeneden ve tetkiklerden geçmesine ve herhangi bir problemle karşılaşılmamasına rağmen sonuçtan tatmin olmaz, yakınma ve kaygıları devam eder. Hekim hekim dolaşmaya başlar. Bu durum zaman içinde kişinin sağlığıyla ilgili yoğun kaygı yaşamasına sebep olur. Semptomlarıyla ilgili herhangi bir durum söz konusu olduğunda yaşanan yoğun kaygıya üşüme, terleme ve depresif birtakım belirtiler eşlik eder.

Hipokondriyazis çoğunlukla yetişkinlikte ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Böyle bir durum yaşandığında kişinin biyolojik, psikolojik ve sosyal öyküsü bir uzman tarafından derinlemesine incelenmeli ve nedenlerin tam olarak anlaşılması gerekir.

Her hastalık korkusu Hipokondriyazisi’i mi işaret eder?

Hastalık korkusu çoğu zaman normal olabilir. Örneğin kişinin yakın çevresinde gördüğü bir rahatsızlığın kendisinde de olma olasılığını düşünmesi ve bu konuda yoğun kaygı duyması normaldir. Fakat bu korku uzun sürerse ve çok şiddetli olmaya başlarsa sağlık anksiyetesi gelişebilir. Bu kaygıların oluşmasının en önemli sebeplerinden biri teknolojinin yoğun kullanımı, asılsız ve zararlı bilgilerin hızlı bir şekilde yayılması olarak gösterilmektedir. Kişilerin sosyal medyadan tanı koyma çabası çoğu zaman yanlış bilgilere ve gereksiz kaygılara yol açabilir.

Hipokondriyazis (Hastalık Hastalığı) Nasıl Tedavi Edilir?

İlaçla tedavi uygulanır. Ancak ilaç kullanımı sınırlı ve dikkatlice yapılmalıdır. Psikoterapilerden fayda görebilen bir grup olmasına rağmen biraz düzelince tedavinin tamamlanmadan bırakılması bir hatadır. Bilişsel, davranışçı ve psikodinamik yöntemler etkili olabilir. Olumlu bir ilişkinin kurulması olmazsa olmazdır. Psikoeğitim ile stresin sadece zihinsel değil bedensel belirtilere de yol açtığı üzerinde durulmalıdır. Kişilik yapılanması anlaşılmaya başlandıkça bilişsel yapılandırma üzerinde iş birliği içinde çalışılabilir.

Bu rahatsızlıkla başa çıkabilmek için ne yapılmalıdır?

En önemli tavsiyemiz kişinin internet ya da konunun uzmanı olmayan kişilerden bilgi akışını kesmesidir. Kişi sürekli olarak kendini dinlemek ve hekime gitmek yerine hobiler edinmeli, dış dünyaya daha fazla odaklanmalıdır. Kişi eğer bu kaygılarla baş etmekte zorlanıyorsa bir uzmana başvurmalıdır.

Uzm. Psk. Ege Ece BİRSEL

Klinik Psikoloji

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir